İcra hukuku; alacaklının, borçludan mahkeme kararına gerek kalmadan doğrudan alacak talebinde bulunabildiği yollardan biri olan ilamsız icra takibini kapsamaktadır. Bu takip türü, özellikle para ve teminat alacaklarının tahsili için pratik ve yaygın bir uygulamadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça düzenlenen bu takip yolu, mahkemeye gitmeden alacaklının borcunu tahsil edebilmesini sağlar.
İlamsız İcra Takibinin Kanuni Temeli
İlamsız icra takibine ilişkin hükümler, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 42–73. maddeleri arasında yer almaktadır. Kanunun 42. maddesinde açıkça belirtildiği üzere:
“Bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebrî icralar takip talebiyle başlar ve haciz yolu ile veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder.”
Bu takip yolu, yalnızca para borcu ve teminat alacakları ile sınırlıdır. Teslim veya tahliye gibi başka tür alacaklar için ilamlı icra yollarına başvurulması gerekmektedir.
İlamsız İcra Takibi Nasıl Başlatılır?
İlamsız takip, borçlu hakkında bir mahkeme kararına veya senede gerek duyulmadan sadece alacaklının talebiyle başlar. İlk adımda, alacaklı icra dairesine bir takip talebi sunar. Bu talep üzerine icra müdürlüğü, borçluya ödeme emri gönderir.
Ödeme emri şu işlemleri içerir:
- Borçlunun yedi gün içinde borcunu ödemesi,
- Aksi takdirde yedi gün içinde itiraz etmesi gerektiği yönünde ihtar,
- Aksi hâlde takibin kesinleşeceği uyarısı.
Borçlunun hiçbir işlem yapmaması durumunda alacaklı haciz talebinde bulunabilir.
Borçlunun Ödeme Emrine İtiraz Hakkı
Borçlu, ödeme emrine karşı yedi gün içinde itirazda bulunabilir. Bu itiraz icra dairesine yazılı dilekçeyle ya da sözlü beyanda bulunularak yapılabilir. İtiraz üzerine takip durur. İtirazın içeriği şu şekillerde olabilir:
- Borcun aslına tamamen itiraz,
- Borcun bir kısmına itiraz,
- Yetki veya faiz yönünden itiraz.
Eğer borçlu yasal sürede itiraz etmezse, takip kendiliğinden kesinleşir ve alacaklı haciz aşamasına geçebilir.
İtiraz Edilirse Alacaklının Seçenekleri Nelerdir?
İtiraz durumunda alacaklı, takibi devam ettirmek için şu yollardan birini izleyebilir:
- İcra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını talep edebilir. (Süre: 6 ay)
- Genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir. (Süre: 1 yıl)
İtirazın iptali veya kaldırılması hâlinde takip kesinleşir ve haciz işlemlerine geçilir.
Haciz Aşaması Nasıl İşler?
Borçlunun itiraz etmemesi veya itirazın kaldırılması durumunda, alacaklı icra dairesinden haciz talebinde bulunabilir. Bu talep, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde yapılmalıdır. Süre geçirilirse haciz isteme hakkı düşer.
İcra dairesi, haciz talebinden sonra en geç üç gün içinde haciz işlemini başlatmak zorundadır. Haciz işlemleri, borçlunun taşınır mallarına, banka hesaplarına, maaşına ve diğer alacaklarına yöneltilebilir.
İlamsız Takip Türleri Nelerdir?
İlamsız icra takipleri birkaç farklı başlık altında sınıflandırılır:
- Genel Haciz Yolu ile Takip: Her türlü para ve teminat alacağı için uygundur.
- Kambiyo Senetlerine Özgü Takip: Bono, çek ve poliçeye dayalı alacaklarda kullanılır.
- Kiralanan Taşınmazın Tahliyesi: Kira ödenmediği durumlarda mal sahibinin tahliye talebine yöneliktir.
- Abonelik Sözleşmelerine Dayalı Takip: Elektrik, su, doğalgaz gibi hizmet aboneliklerinden doğan alacaklarda uygulanır.
Her biri farklı prosedürlere sahiptir; bu nedenle doğru takip yolunun seçilmesi önemlidir.
İlamsız İcra Takibinde Görevli ve Yetkili Merciler
Görev yönünden ilamsız icra işlemlerinde ilk derece görevli merci icra daireleridir. Takibe karşı yapılacak itiraz ve şikayetlerde ise görevli merci icra mahkemeleridir.
Yetki yönünden bakıldığında ise takip genellikle borçlunun yerleşim yeri icra dairesinde açılır. Birden fazla borçlu varsa bunlardan birinin yerleşim yeri yetkili olabilir. Yetkiye ilişkin itirazlar, ödeme emrine yapılacak yedi günlük itiraz süresi içinde açıkça belirtilmelidir.
Sonuç ve Genel Değerlendirme
İlamsız icra takibi, mahkeme kararı olmaksızın alacaklıya hızlı ve etkili bir tahsilat yolu sunar. Ancak sürecin doğru işlemesi için hem alacaklının hem de borçlunun hak ve yükümlülüklerini iyi bilmesi gerekir. Sürelerin kaçırılması veya usule aykırı işlemler yapılması, telafisi zor hak kayıplarına yol açabilir.
Bu nedenle özellikle yüksek meblağlı veya tartışmalı alacaklarda uzman bir hukukçudan destek alınması önem arz eder.