Makaleler

Menfi Tespit Davası Kesinleşmeden İcraya Konulabilir mi

Menfi tespit davası ne anlama gelir

Menfi tespit davası, bir kişinin borçlu olmadığını hukuken tespit ettirmek amacıyla açtığı davadır. Genellikle borçlu olduğu iddia edilen kişi, hakkında başlatılmış ya da başlatılması muhtemel olan icra takibine karşı bu davayı açar. Amaç, borcun mevcut olmadığını tespit ettirerek icra takibini engellemek ya da durdurmaktır. Dava, icra takibinden önce açılmışsa ihtiyati tedbir kararıyla icra işlemlerinin geçici olarak durdurulması sağlanabilir. Takip sonrasında açıldığında ise dava sürecinde tedbir kararı alınmamışsa icra işlemleri devam eder.

Menfi tespit kararı kesinleşmeden icra işlemi yapılabilir mi

Bu sorunun cevabı, kararın hangi taraf lehine verildiğine bağlı olarak değişir. Eğer menfi tespit davası borçlu lehine sonuçlanmışsa, yani mahkeme borcun bulunmadığına karar vermişse, bu karar kesinleşmeden ilamlı icraya konu edilemez. Bu durum yalnızca borcun esasına değil, aynı zamanda vekâlet ücreti ve yargılama giderleri gibi fer’i alacaklara da uygulanır. Bu konuda İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi açık ve bağlayıcı düzenlemeler içermektedir. Karar kesinleşmeden herhangi bir icra işlemi başlatılması hukuka aykırıdır.

Alacaklı lehine sonuçlanan menfi tespit kararlarında durum farklı mıdır

Evet. Dava alacaklı lehine sonuçlanmışsa, yani mahkeme borçlunun borçsuzluk iddiasını reddetmişse, bu durumda daha önce alınmış olan ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar. Üstelik bunun için mahkemenin kararda “tedbir kalktı” şeklinde özel bir hüküm kurmasına da gerek yoktur. Kanunun açık hükmü gereğince, tedbir doğrudan geçersiz hale gelir ve alacaklı, icra takibine kararın kesinleşmesini beklemeden devam edebilir.

İhtiyati tedbir kararı hangi durumda devam eder

İhtiyati tedbir, davacının menfi tespit davası süresince icra tehdidi altında kalmaması için verilen geçici bir korumadır. Ancak bu tedbirin etkisi, davanın sonucuna göre şekillenir. Eğer karar borçlu lehine verilirse ve tedbir kararı hala geçerliyse, ilamın kesinleşmesine kadar devam eder. Fakat karar alacaklı lehine verilmişse, İcra ve İflas Kanunu’na göre tedbir otomatik olarak sona erer. Mahkemenin bu konuda herhangi bir açıklama yapmasına gerek kalmadan alacaklı icra işlemlerine geçebilir.

Yargıtay’ın konuya yaklaşımı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2005/12-534 E. ve 2005/554 K. sayılı kararında, menfi tespit davasında verilen kararın kesinleşmeden icraya konulamayacağını vurgulamıştır. Kararda özellikle şu noktaya dikkat çekilmiştir: Menfi tespit kararının fer’i hükümleri olan vekâlet ücreti ve yargılama giderleri de kararın esas hükmüyle birlikte kesinleşmeden infaz edilemez. Bu durum ilamın bütünlük ilkesiyle açıklanır. Karar bir bütün olarak değerlendirilir ve tüm unsurlarının kesinleşmeden icra yoluna başvurulamaz.

Bununla birlikte Yargıtay HGK 2017/12-376 E. ve 2019/279 K. sayılı kararı ise alacaklı lehine verilen kararlarda ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalktığını ve icra memurunun bu durumda alacaklının haciz talebini yerine getirebileceğini açıkça ifade etmektedir. Bu bağlamda icra memurunun kararın kesinleşip kesinleşmediğini beklemeden işlem yapması yasaya uygun görülmüştür.

İcra memurunun sorumluluğu ve yetkisi

İcra memurları, mahkeme kararlarını uygulamakla yükümlüdürler. Ancak, bu uygulama sırasında açık yasal hükümler varsa, bu hükümleri doğrudan dikkate alarak işlem yapabilirler. İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi, ihtiyati tedbir kararının davanın alacaklı lehine sonuçlanmasıyla birlikte kendiliğinden kalkacağını düzenlemektedir. Dolayısıyla icra memuru, mahkemeden yeni bir yazı gelmesini beklemeksizin haciz işlemlerini gerçekleştirebilir. Bu konuda Yargıtay içtihatları oldukça nettir.

HMK mı yoksa İİK mı uygulanır

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 397/2. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararlarının etkisi karar kesinleşene kadar devam eder. Ancak menfi tespit davası gibi konular İcra ve İflas Kanunu kapsamında değerlendirilmelidir. Çünkü İİK, HMK’ya göre özel kanun niteliğindedir. Bu nedenle menfi tespit davası kapsamında alınan tedbirlerin kaldırılması hususunda HMK hükümleri değil, İİK 72. madde hükümleri uygulanmalıdır. Yargıtay da bu görüşü benimsemiş ve HMK’nın bu tür davalara uygulanamayacağını kararlarında açıkça ifade etmiştir.

Borçlu lehine verilen menfi tespit kararlarında dikkat edilmesi gerekenler

Borçlu lehine sonuçlanan menfi tespit davalarında, icra takibinin durdurulabilmesi ve ilamın infaz edilebilmesi için kararın kesinleşmiş olması şarttır. Bu durum yalnızca asıl borç için değil, vekâlet ücreti, faiz ve yargılama giderleri gibi fer’i alacaklar için de geçerlidir. İlamın tüm unsurları, ancak ve ancak kesinleşmişse icra takibine konu edilebilir. Aksi halde yapılacak her türlü takip işlemi hukuka aykırı olacak ve borçlu tarafından şikayet yoluyla iptal ettirilebilecektir.

Alacaklı lehine sonuçlanan davalarda takip işlemlerine devam

Menfi tespit davası alacaklı lehine sonuçlandığında, daha önce verilmiş olan ihtiyati tedbir kararları otomatik olarak hükümsüz hale gelir. Alacaklı, mahkemeden yeni bir karar beklemeden icra takibine devam edebilir. İcra memuru da alacaklının talebi doğrultusunda haciz işlemlerini başlatabilir. Bu uygulama, hem yasal düzenlemeye hem de yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygundur.