Miras bırakanın sağlığında ya da ölümüne bağlı olarak gerçekleştirdiği kazandırmalar, kanunen korunan saklı paylı mirasçıların miras haklarını zedeleyebilir. Bu durumda gündeme gelen tenkis davası, mirasçılara saklı paylarını hukuki yollarla talep etme imkânı sunar. Ancak tenkis davası belirli hak düşürücü sürelere tabi olup, süresi içinde kullanılmazsa dava hakkı ortadan kalkar. Bu makalede, tenkis davasının ne olduğu, hangi durumlarda açılabileceği ve zamanaşımı – daha doğru tabirle hak düşürücü süreleri ayrıntılı biçimde ele alınacaktır.
Tenkis Davası Nedir?
Tenkis davası, miras bırakanın yaptığı ölüme bağlı tasarruflar (örneğin vasiyetname) ya da sağlar arası kazandırmalar (örneğin bağışlama) yoluyla saklı pay sahibi mirasçıların haklarını ihlal etmesi durumunda açılan davadır. Bu dava, Türk Medeni Kanunu’nun 560. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, mirasçıların, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarrufların tenkisini talep etmelerine olanak tanır.
Bu yönüyle tenkis davası, yenilik doğurucu niteliğe sahip olup, mahkeme kararı ile birlikte miras bırakanın yaptığı kazandırmalar yasal sınırlara indirilir. Saklı pay oranı, mirasçıya düşen kanuni payın kanunla güvence altına alınmış kısmını ifade eder ve bu sınırın aşılması halinde tenkis gündeme gelir.
Tenkis Davasında Hak Düşürücü Süreler
Tenkis davasının süresi, Türk Medeni Kanunu’nun 571. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, dava süresi şu şekildedir:
“Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.”
Bu hüküm doğrultusunda, tenkis davası bakımından iki farklı hak düşürücü süreden söz edilebilir:
- Sübjektif süre: Saklı payı ihlal edilen mirasçının bu ihlali öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde dava açması gerekir.
- Objektif süre: Her hâlükârda, vasiyetnamenin açıldığı tarihten ya da mirasın resmi olarak açıldığı tarihten itibaren 10 yıl geçmesiyle birlikte dava açma hakkı ortadan kalkar.
Bu süreler zamanaşımı değil, hak düşürücü süredir. Bu nedenle mahkemelerce re’sen dikkate alınır. Dava süresi geçmişse, hâkim bu durumu kendiliğinden değerlendirerek davayı reddeder.
Tenkis İddiası Def’i Yoluyla İleri Sürülebilir mi?
Evet. Türk Medeni Kanunu’nun 571. maddesinin üçüncü fıkrasına göre:
“Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.”
Bu hüküm, tenkis iddiasının sadece dava açmak suretiyle değil, aynı zamanda bir savunma aracı olarak da kullanılabileceğini göstermektedir. Örneğin bir taşınmazın teslimi talebiyle açılmış bir davada, taşınmazın mülkiyetinin saklı payı ihlal ederek kazanıldığı iddiası varsa, davalı taraf tenkis def’inde bulunabilir. Bu def’i herhangi bir süreye bağlı olmaksızın ileri sürülebilir.
Bilirkişi Raporunun Tenkis Davasındaki Önemi
Tenkis davası, teknik inceleme gerektiren bir dava türüdür. Mirasın toplam değeri, saklı payların oranı ve kazandırmaların bu payları ne ölçüde aştığı, bilirkişiler aracılığıyla tespit edilir. Bu kapsamda:
- Terekenin aktif ve pasif değerleri belirlenir.
- Saklı pay oranları hesaplanır.
- Tenkise tabi kazandırmaların değeri ve niteliği değerlendirilir.
Yargıtay, bilirkişi raporlarının içeriğinde özellikle mirasın açıldığı tarihteki rayiç bedellerin dikkate alınmasını ve bu çerçevede hesaplama yapılmasını şart koşmaktadır. Bu nedenle bilirkişi raporları, davanın sonucunu doğrudan etkileyen hayati unsurlardır.
Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Tenkis davalarında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
Yetkili mahkeme ise, miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi olarak belirlenmiştir. (TMK m. 576, HMK m. 11)
Bu yönüyle hem görev hem yetki bakımından usule uygun bir başvuru yapılması, davanın şekli açıdan reddedilmesini engellemek adına önem arz eder.
Yargıtay Uygulamalarında Tenkis Davası Süresi
Yargıtay, hak düşürücü sürelerin istisnasız uygulanacağını açıkça vurgulamaktadır. Örneğin, mirasçının saklı payının ihlal edildiği açık olsa bile, 1 yıllık veya her hâlde 10 yıllık sürenin geçtiği durumlarda davaların reddine karar verilmektedir. Bununla birlikte, mirastan çıkarılan mirasçılar hakkında açılan davalarda eğer çıkarma sebebi geçerli değilse, bu kişilerin de tenkis talebinde bulunabileceği yönünde kararlar mevcuttur.
Ayrıca muvazaa yoluyla yapılmış bağışların, gerçek iradenin bağış yönünde olması hâlinde “satış” olarak gösterilmesi gibi işlemler için de tenkis davası gündeme gelmektedir. Yargıtay, muvazaa yoluyla yapılan tasarrufların da tenkise tabi olabileceğini içtihat etmektedir.